Haziran 12th, 2008 → 3:47 pm @ Aytac Mestci // No Comments
İnteraktif web siteleri ile sosyal ağ siteleri, son yıllarda yeni tüketici kuşağının en büyük meraklarından biri haline geldi. Facebook profilleıi, Flickr’daki resimler, linkedin’deki cv’ler, last fm’deki müzikler, itiraf.com’daki itiraflar ve yonja’da edinilen arkadaşlar, bu kuşağın sosyal ortamlardaki konuşma konuları arasında.
15-35 yaş grubu ile bir aradaysanız ve bunlan bilmiyorsanız, kendinizi o ortamda bir yabancı gibi hissediyorsunuz. Zaten son günlerde herkes birbirine hangi ağın üyesi olduğunu soruyor ya da bu siteleı:de okudukları yazılan anlatıyor. Bu yüzden çok uzun süre bu sitelere kayıtsız kalmanız mümkün olmuyor ve siz de bu ağların bir parçası haline geliyorsunuz.
Siteler ve Reklam
Gün içinde mutlaka en az bir kere ziyaret edilen bu sitelere olan ilgi, markalan da harekete geçirmiş durumda. Yeni nesle ulaşmak isteyen şirketler için bu siteler, artık bir mecra olarak ciddiye alınmaya başladı. Zaten uzmanlar da önümüzdeki yıllarda birçok şirketin bu sitelere yaptıkları reklam harcamalarını artıracakları yönünde tahminler yapıyor.
“Myspace eğer bir ülke olsaydı, şu an dünyanın altıncı en kalabalık nüfusuna sahip ülkesi olurdu” diyen MindShare Interaction Direktörü Meltem Moral, Türkiye’nin dünyada sosyal platformların kullanılması açısından en önemli ülkelerden biri haline geldiğini ifade ediyor. Moral, sözlerini şöyle sürdürüyor: ’’Verilere göre tüm dünyada online sosyal platformlarda harcanan pazarlama bütçesi 2006 yılında 445 milyon dolar iken, 2007 yılında 1 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Bu pazarın dünyadaki büyük oyuncular, aslında Türkiye’de de aynı şekilde egemenliklerini kurmuş durumdalar.”
Büyükler Fırsatı Kaçırmadı
İnteraktif web siteleri ve sosyal ağ sitelerine en çok reklam veren şirketler arasında Coca-Cola, Efes Pilsen, Turkcell, Nokia, Ülker, Intel, Garanti Bankası, Sony Eriesson, Avea, Vodafone, Eti ve Mey İçki başta geliyor. Şirketler genellikle farklı uygulamalarla bu sitelerde tüketicilerine ulaşmaya çalışıyor. Kimi interaktif bir web sitesinde bir itiraf olarak kullanıyor reklam uygulamasını, kimi görseline sitelerin arka planında yer veriyor.
Tüketicilerinin var olduğu her alanda yer almak isteyen Ülker, sosyal ağlarla tüketicilerine ulaşmayı tercih eden şirketlerden biri. Facebook, Yonja gibi siteleri kullanan şirket, şu anda Albeni, Piko, Cocostar, Metı”o ve Rodeo ürünlerini alan tüketicilerin katıldığı, kampanyasını tanıttığı mecralar arasına Yonja’yı da katmış. Şirket Facebook’ta ise reklam vermenin yanı sıra bizzat buradaki sosyal ağın bir parçası olarak ürünlerini konumlandırmak için çalışmalar yapıyor. Bu yönde bir application yapan şirket için kullanacağı sosyal ağı seçerken en önemli kriter, markaları ile söz konusu sitenin duruş olarak birbirini bütünlemesi. Bir sitenin yarattığı topluluğun da kendi içinde belli değerlerinin oluştuğundan yola çıkan Ülker, marka değeri ile bu değerin birbirine yakın durmasına özen gösteriyor.
Banner’lar Yetersiz Kalıyor
Sosyal ağlar ile interaktif sitelerin en yaygın kullanım şekli; yapımının göreceli olarak daha kısa sürmesi ve geçmişten gelen bir alışkanlık olması nedeniyle bannerlar olarak görünüyor. Ancak bu sitelerin kullanıcılarının dikkat olarak farklı noktalara odaklandığını söyleyen Universal McCann Medya Direktörü Doğan Albayrak, onUmn ilgisini banner uygulamaları ile çekmenin zor olduğunu kaydediyor. Bu nedenle son zamanlarda kullanıcıların birbirlerine çiçek ve çikolata gibi ürünler yolladığı aplikasyonlar oluşturma yolunu seçen şirketlerin olduğunu söyleyen Albayrak “Grup oluşturularak ve sponsorluklar yaparak, tüketici ile yakın ilişki kurmak mümkün. Son zamanlardaki yükselen trend de bu şekilde” diyor. Bu sitelerde iletişim uygulaması yapmak da uzmanlık gerektiriyor. Şirketler genellikle bu tarz sitelere bir reklam uygulaması yapmak için medya planlama ve satın alma ajanslarına başvuruyor. Ajanslar, briefi aldıktan sonra o sitede neler yapılabileceğine mecra sorumlularıyla birlikte karar veriyor.
Bazı sitelerde genel kitle yakalanırken, eksisozluk.com veya sosyomat.com gibi niş sitelerde daha farklı bir kitleye ulaşılabilme şansı söz konusu. Zaten olumlu geri dönüşü, tüm platformları kendi dinamikleri ve gerçeklikleri çerçevesinde kullanmak sağlayabiliyor. Bu yüzden kullanılması amaçlanan sosyal networkleri iyi anlamak, kullanıcının deneyimini algılayıp ona göre pazarlama çözümleri üretmek gerekiyor. Çünkü bu alanlar, her türlü seçime ve sınırsız özgürlüğe sahip bölgeler. Dolayısıyla bu özgürlüklerini asla rahatsız edici bir şekilde kullanmamak gerekiyor.
Neden Dikkat Edilmeli?
Peki, doğru uygulama nasıl olmalı? Öncelikle tüketicinin anlamlı bulabileceği şekillerde bu sitelerde yer almak çok önemli. Çünkü sadece rakiplerle değil sosyal networkleri oluşturan bütün içeriklerle yarışılıyor. Bu alanlarda bir marka profili oluşturmak yeterli değil. Onun altını doldurmanız ve tüketicinin güvenini de kazanmanız gerekiyor.
Bunun için de sadece pazarı, markanın ihtiyaçlarını ve tüketiciyi değil, kullanmayı planladığınız sosyal ağın kullanıcı segmentlerini de tanımlamanız ve onları anlamanız şart. Eğer kullanıcının yarattığı bir içerik etrafında bir aktivite planlıyorsanız ve Youtube ana mecranız olarak aklınıza geliyorsa Youtube’ın milyonlarca kullanıcısından sadece yüzde 1’nin gerçekten içerik yüklediğini aklınızda bulundurmalısınız. Farklı tüketicilere farklı içeriklerle gidebilmelisiniz.
Etiketler: internet reklam, internet reklam hizmetleri, internet reklamcığı türleri nedir, internet reklamcılığı, internet reklamcılığı eğitimi, internet reklamcılığı kitap, internet reklamcılığı nedir, internet reklamcılığı powerpoint, internet reklamcılık, online reklam, reklamcılık, seo